Tecavüzcünün bildiği, bizim bilmediğimiz

Türkiye her gün yeni bir tecavüz olayı ile sarsılıyor.

Tecavüzün ayrıntıları öğrenildikçe tecavüzcüye olan nefret doruğa ulaşıyor. Onun linç edilmesi, hapse atılması ve mümkünse ölmesinden sonra işlerin düzeleceğini umarken… bir tecavüz daha ortaya çıkıyor.

***

Konuyu araştıranlar araştırdıkça dehşete düşüyor: Tecavüzler bazen aylarca, yıllarca sürmüş. Üstelik, ortaya çıkanlar, yaşananların belki yüzde biri.

Bu demektir ki biz yakaladığımız bir tecavüzcüyü asmaya hazırlanırken doksan dokuz tanesi sırıtarak ortalarda dolaşıyor.

***

Doksan dokuz tanesi sırıtarak ortalarda dolaşıyor, çünkü bizim bilmediğimiz bir şeyi biliyorlar.

Bu nedenle gönülleri rahat. Nasıl olsa mağdur ortaya çıkıp bunu kimseye anlatamaz diye düşünüyorlar. İstatistiklere bakılırsa da durumu gayet iyi kavramışlar.

Mağduru tehdit ediyorlar. Onu bir şeyle korkutuyorlar. Mağdur bundan ölesiye korkuyor.  Öyle ki, bunu yaşamaktansa, tecavüzcünün istediklerine boyun eğmeyi tercih ediyor.

Bu korktukları şey çok sarsıcı: Ana babaları. Eşi dostu. Yakın ve uzak çevresi. Arkadaşları. Komşuları. El alem.

Yani biz.

***

Bir kız akşam konsere gitmek için izin istediğinde ana babasının aklına kötü şeyler gelir. Acaba konser diye başka bir yere mi gidecektir? Konserde sarhoş olup, yüksek sesle kendinden geçip sonra hatalar mı yapacaktır?

Bir kız telefona cevap vermezse eşi dostu merak eder. Acaba neden açmamaktadır? Biriyle mi birliktedir? Telefonu açmaması için nasıl bir sebep olabilir? Saklayacak bir şeyi mi vardır?

Bir kız bir erkekle kahve içerken görülürse yakın ve uzak çevresi merak eder. Acaba bir durum mu vardır? Neden bunlar başbaşadırlar ve ne konuşuyorlardır? Acaba kahveden sonra nereye gideceklerdir? Ve orada neler olacaktır?

Bir erkek, bir kız tarafından reddedildiği zaman “zaten onun nasıl bir kaşar” olduğundan bahsetmeye başlar. Bire bin katarak duyduklarını anlatır. Arkadaşlarının kafası karışır. Acaba o kız bunları yapmış mıdır? Kimle nerelere gitmiştir? Dedikoduları en hızlı yayanlar da o kızı çekemeyen diğer kızlar olur.

Bir kız eteğini biraz kısa giyerse komşuları şüpheye düşer. Acaba bacaklarını mı göstermek istemiştir? Erkeklerin bacaklara baktıklarını bildiği halde neden bunu yapmıştır? Acaba bir erkek arayışında mıdır? Bu cesareti nereden almaktadır?

***

Daha hiç bir “hatası” olmayan bir kız, bu saldırılardan kurtulmak için kaçınılmaz bir gizlilik perdesi ardında yaşamaya başlar. Yavaş yavaş çevresine anlattığı hayat başka, yaşadığı hayat başka olmaya başlar..

Gittiği yerleri, beraber vakit geçirdiği arkadaşları, tanıştığı erkekleri, sevgilisini, yaşadıklarını bu “dost çevre”den gizli tutar. Eğer dürüst olursa, ona hiçbir sosyal hayat hakkı tanınmayacağını bilmektedir.

***

Artık başına bir şey gelirse, bunu anlatabileceği insan sayısı çok azalmış, hatta kalmamıştır. İnsanlara daha el ele tutuştuğunu söyleyemezken, bütün hikayeyi baştan sona nasıl anlatacaktır?

Anlatamaz, çünkü bir saldırıya uğradıktan sonra yardım isteyeceği kişilerin “niye oradaydın, niye yalan söyledin, niye gittin, niye böyle bir şey yaptın, sen kuyruk sallamasaydın, içmeseydin, etmeseydin” diye onu yargılamaları, onun için en az tecavüz kadar acı verici olacaktır.

Terazinin bir kefesinde ona dünyayı dar edecek onlarca kişi, diğer kefesinde ona dünyayı dar eden tek bir tecavüzcü tartıldığında, mağdur ikilemde kalır. Söylemeye dili varmaz. Bir umut, susmayı ve saldırganıyla kendi başa çıkmayı tercih eder. Çoğu zaman başaramaz. İçine atar. Bunalıma girer. Bazıları kendi canına kıyar.

Bu nedenle yüz saldırıdan doksan dokuzu gizli kalır ve aylarca, yıllarca sürebilir.

Tecavüzcülerin bildiği, çoğalıp palazlandığı, taşlarını kendi ellerimizle ördüğümüz bu ortam, bizim bir türlü anlamak istemediğimiz şeyin ta kendisidir.