Breaking Bad liselerde ders oldu!

Yine bir pazartesi… Neşeyle uyandınız… Hemen okul için hazırlanıyorsunuz. Bomba gibisiniz, çünkü hafta sonu çok iyi geçti: Arkadaşlarınızla toplanıp iki gün boyunca ödev yaptınız!

Öğretmen, hafta sonu Breaking Bad’in son sezonunu da bitirmenizi istemişti.

***

Sabah ders yok. Öğretmen gelmediğinden değil. Sabah saatleri öğrencilere çalışma yapmaları için ayrılmış. Herkes, ikili gruplar halinde bilgisayar başında.

Hafif sesle konuşarak, kendinize düşen bölüm hakkında bir sunum hazırlıyorsunuz. Nerede çekilmiş, hangi ayrıntılar var, nelere atıfta bulunulmuş, dünyada nasıl karşılanmış…

Bu esnada farkında olmadan İngilizce öğrenmiş, Photoshop, Power Point, Movie Maker’ın ustası olmuşsunuz.

***

Üçüncü ve dördüncü saat, onar dakikalık sunumlar yarışmaya başlıyor. Sunumlarda ne anlatıldığı kadar nasıl anlatıldığı da önemli.

Öğrencilerin 2 ay can sıkıntısından patlayıp, sonra  sınava iki gün kala midesi ağrıyarak çalışıp, 45 dakikada sınav olduğu günler tarih olmuş.

Bu sunumlarda öğrencilerin çok ilginç detaylar yakaladığı görülüyor. Senaristin gerçek amacı, oyuncularla yapılan röportajlar, diyaloglarda asıl söylenmek istenenler, yönetmenin neyi nasıl ve neden anlattığı…

***

Öğleyin güzel bir yemekten sonra herkes çayını kahvesini alarak tiyatro salonuna gidiyor. 5. sezon da bittikten sonra istedikleri bir bölümü değiştirerek canlandırmaları istenecek.

Tiyatro eğitmeni, sahnede kalıplardan nasıl kurtulacağınızı gösteriyor. Başta tedirgin başladığınız tiyatro, tam bir eğlence ve aynı zamanda disiplin eğitimi haline gelmiş. Başardıkça, özgüveninizin arttığını hissediyorsunuz.

Ertesi gün, İngilizce öğretmenlerinin de katılımıyla aynı bölümlerin İngilizcesini çalışacaksınız.

Yapmanız gereken şey çok: Bu canlandırmaları daha sonra videoya çekip, kurgusunu yapıp, müzikler ve ses efektleri ekleyip kendi bölümünüzü çekeceksiniz.

Senaryo, çekim senaryosu, kamera, çekim açısı, ışık, kurgu, seslendirme, post-production laflarına aşina oluyorsunuz. Meraklı öğrenciler Final Cut, Premiere, Vegas, Audition, After Effects gibi programlar öğrenmeye başlıyor.

Eski sistemde sürekli dersi kaynatanların çok iyi tiyatrocu, en önde oturan ezbercilerin çok iyi araştırmacı, bilgisayar oyunu bağımlıların çok iyi video editörü olduğu ortaya çıkıyor.

***

Son iki saat konferans salonunda toplanılıyor. Bu sefer sahnede bir bağımlı, bir doktor ve bir organize suç dedektifi yer alıyor ve soruları cevaplandırıyorlar.

Dizide izlenenlerin gerçek hayatta ne şekilde var olduğunu tartışıyorsunuz. Gerçek hayat daha ürkütücü.

***

Saat 5 oluyor. Öğrenciler bir okul gününün daha bittiğini anlayınca eve doğru yola koyuluyorsunuz. Ödev yok. Sözlü yok. Sınav yok.

Yine de yapacakları projelerin okulun web sitesinde yayınlanacağını bilen öğrenciler evde projeleri üzerine çalışabiliyorlar. Bazıları IMDB’nin en iyi 100 filmini izlemeyi kafaya takmış. Bazıları Cannes ödüllülerin peşine düşmüş.

***

Bu okulda eğitilen öğrenciler çok iyi bir genel kültüre sahip oluyor. Bilgisayar programlarına hakimler. Sanattan anlıyorlar. Ekip çalışmasını çok iyi öğreniyorlar. Arkadaşlıkları çok sağlam. Kendilerini çok iyi ifade edebiliyorlar ve özgüvenleri tavana vurmuş durumda.

Hangi üniversiteye gidecekleri onlar için çok da önemli olmayan bir ayrıntı. Kimi gidiyor, kiminin yapmak istediği başka işler var. Bazıları önce parası yettiğince – ki bir Iphone parasıyla 2 ay Avrupa’yı gezenler olduğu söyleniyor – dünyayı gezip sonra karar verecek.

Şirketler bu öğrencileri kapmak için yarışıyor. Sadece iyi çalışmakla kalmıyor, iş ortamına neşe katarak çevrelerini daha yaşanır hale getiriyorlar.

***

Halbuki Breaking Bad bu okulda ders olarak okutulmaya ilk başlandığında tepkiyle karşılanmıştı. Öğrencileri uyuşturucu ve yasadışı işlere özendireceği, gerçek derslerden geri kalacakları konuşulmuştu. Tam tersinin olduğu görüldü.

Ama anlayışla karşılamak lazım, milli eğitim hedeflerinin Breaking Bad’den geçtiği kimin aklına gelirdi ki?