Dünyanın en tanınmış müzisyenlerinden biri. Albümleri 120 milyonun üzerinde sattı, konserlerini 3,5 milyon kişi izledi, onlarca ödül aldı, 175 milyon dolar serveti var.
Metallica’nın kurucusu, ritm gitaristi, solisti James Hetfield‘ın hayat hikayesinde insanları en çok ilgilendirenler bunlar.
Türk insanını en çok ilgilendirmesi gereken ise, annesinin operacı, babasının kamyon şoförü olması.
***
Bir operacıyla bir kamyon şoförü nasıl yan yana gelebilir?
Ya da, Türkiye’de bir operacı ile bir kamyon şoförü evlenebilir miydi?
Avrupalılaşmayı simgeleyen bir operacıyla, geleneksel kesimden gelen bir kamyoncunun yolu ne yazık ki hiçbir yerde kesişmezdi.
***
Türkiye’de bir operacı, kendisinden ve küçük bir kitleden başka kimsenin takip etmediği bir sanat dalını icra etmek zorundadır. Bunu icra edebilmek için gerçekten yoğun bir eğitim ve teknik gerektiren opera eğitimi alır.
Kamyoncu ise sonu gelmeyen yollarda direksiyon sallarken, herkesin bildiği, duyunca içindeki kıpırtılara dayanamayıp pistlere çıkıp dans ettiği, birlikte eğlendiği veya gözyaşı döktüğü, bu toprağın dertlerini anlatan Anadolu müziklerini dinler: Orhan Gencebay, Müslüm Gürses, Musa Eroğlu, Sezen Aksu ve niceleri…
***
Türkiye’de operaya, (neredeyse) kimse gitmez. Ama sorulduğu zaman klasik müzik konseri, bale, opera hep gidilmesi gereken yerler listesinde üst sıradadır. Gitsek de anlamayacağımız, sadece akıllıların anlayabildiği sanat türleridir onlar.
Türkiye’nin geleneksel müzikleri Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Arabesk gibi isimlerle anılır. Yirmi yıl öncesine kadar çok fazla dinlenen bu müzikler yavaş yavaş yok oluşun eşiğine gelmiştir.
Gerçekten de, gençlere sorarsanız Türk Sanat Müziği, uyutucudur. Türk Halk Müziği’ni sınıfta dinleyen tek bir kişi bulunur, o da bunu belli etmemeyi tercih eder. Arabesk eziktir ve jilet atmaya neden olur.
***
Lafa gelince hayır canım, olur mu dememize rağmen dinlediğimiz, dans ettiğimiz, konserine gittiğimiz, reklamda, kafede, eğlence mekanlarında duymak istediğimiz her şey Batı müziği, o yoksa da Batı teknikleriyle Türkçe sözlü müzik halini almıştır.
Hiçbir taklit orijinalini geçemeyeceği için bu şarkılar günü kurtarsa da dünyada değer verilecek düzeye nadiren ulaşır.
Dünyada müzik araştırmacıların, hatta Pearl Jam, Faith No More gibi efsanevi grupların bile baştacı edebildiği geleneksel Türk müziği ise ölmeyi bekleyen bir yaşlı görünümündedir.
***
Peki Batı müziğine göre çok daha eski, çok daha özgün, çok daha çeşitli, enstrüman zengini, duygu zengini, söz zengini olan Türk müzikleri nasıl oluyor da sönüp gidiyor?
Muhafazakar kesime göre her şey Cumhuriyet döneminde klasik müziğe önem verilmesiyle başlamıştır.
Batıcılara göre ise Türk müziği zaten köhnemişti ve ölmeye mahkumdu. Artık günümüz insanını Batı müziği anlatabiliyordu.
***
İki tarafın da haklı olduğu noktalar olmasına rağmen esas cevabı Türkiye’de bir operacının bir kamyoncuyla evlenemiyor olmasında aramak gerekir.
Evet, Türkiye’de inanılmaz bir müzik geleneği var. Bu gelenek, deyim yerindeyse bize düşen paha biçilmez bir miras. Bu anlamda geleneği yaşatan birinden, belki bir kamyoncudan bunları dinlemek şarttır.
Ancak yeni dünya insanını bu müziklerin anlatması çok zordur. O yüzden, onun da çağa ayak uydurması gerekir. Burada da günümüz tekniklerini, Batı müziğini bilen birine, belki bir operacıya ihtiyaç duyulur.
Hem geleneği duyup, hem çağın yeni seslerini hazmeden bir müzisyen ise dünyayı sallayacak yepyeni bir eser ortaya çıkarmak üzeredir.
Türk müziğinin Kurtuluş Savaşı’nı başlatıp, onun dünya çapında bir değer olduğunu gösterecek olanlar, bir anlamda, annesi operacı, babası kamyon şoförü olan işte bu genç yeteneklerdir.